20 Ekim 2021 Çarşamba

Yalnızlık Teoremi


"Bu belirsiz bir bilinmezlik değil, uçtan uca şifrelenmiş bir şey de değil, aksine, ardına kadar önü açık ve kapısı olmayan bir şey ya da bir yer vaya bir atım, en kötü adıyla bir tutum. Bu, benliğin içinde ter dökerek şımarıklık kaptığı bir kabuğun küflenmiş iç dünyası. Benlik burada, sırtüstü yatıp, günlerin anlamsızca birbirine eklenmesini seyreder. 'Ben' burada, yani bu eklenti silsilesinde tutkularını uyandıracak ya da diğer bir yanıyla kendisine tutku verecek bir kaynağı başlı başına bir iş, bir yük, bir girişim, en yalın haliyle yeni bir tükeniş olarak görür, bu nedenle 'ben'e göre, 'tutku' kazandıracak olan bir kaynağın ağına düşmek için körlük gerekir, bu körlük, farkındalığa rağmen, kendini kabul ettirecek cazibesi ağır basan beklendik bir sonuçtur." G̳ür̳s̳e̳l̳ ̳Öz̳k̳ır̳ A̺s̺l̺i̺n̺s̺a̺n̺

30 Mayıs 2019 Perşembe

Düşüncenin Geleceği

Evren henüz yeni başında sayılır. Zaman kendi içinde, insan zamanda hızlanıyor ve gitgide daha da hızlanacak. 
Şimdi yapılanlar ve daha sonra yapılacak olanlar; yüzlerce ve hatta binlerce seneyi olumsuz bir şekilde etkileyecek.
İnsan, hızlı bir sürat ile modernliğe, daha da yüksek modernliğe doğru yol alıyor.
Evet. Modern insanın bildiği şartlar hareketsiz değil. Bütün koşullar değişimle işleniyor. Tüm şartlar değişiyor, değişecek.
Modern insanın içinde bulunduğu koşulları değiştiğinde, geriye sarmak isteyecek, ancak bu mümkün olmayacak ve böylece mutasyon geçirerek, bir dönüşüm olacak.
Evrende, dünyada hiçbir şey sabit değil; her şey hareketli, kendine has bir çeşit enerjiyle yüklü ve her biri kendi ekseninde hep dönüyor; hiçbir şey durmuyor, geri dönmüyor; her şey değişiyor. 
Kuşkusuz ki insan başka ispatlar keşfettikçe, başka koşulların içine girdikçe ve bu şartları benimsedikçe, dünya evrilecektir. 
Dünya level atlıyor. Fakat en nihayetinde yükseldiği yere nasıl ve nereye ineceğine karar veremiyor, bunu bilemiyor, çünkü bu, gerçekten yoğun bir belirsizlik.
Dünyanın belirsiz gidişatından çıkarılacak şey, evrenin insan zekasının anlayabileceği hiçliğe gidiyor olmasıdır. 
Yıldızlar ışıklarına gömülecek. Güneş genişleyecek: çekirdeği çökerek, yoğunlaşacak ısısıyla dış kısımlarının şişmesine, hacminin olabildiğine büyümesine sebep olacak. Varlıklara oluşsal enerjiyi veren, onları olduran güneş; bütün varlık kalıntılarını eriterek, gücünün en sonuna kadar anormal bir biçimde yoğunlaşacak ve bundan sonra, buharlaşarak sönecek. Böylece, evren sınırsız karanlığa, sonsuz hiçliğin boşluğu avucunda sessizliğe çekilecek. 


-Gürsel Özkır

20 Ağustos 2018 Pazartesi

Beklentisizlik Teorisi

u teori, aslinsan felsefesinin terim savı olan asldönüşümün ileri evresinde gelişen öncü ilkesidir. Bu teorinin bir tek amacı var: kişinin bütünüyle kendisine ait olduğu gerçeğini anlamak istemesidir. Herkeste varolan 'benlik' en sade haliyle anlaşılması gereken hayati bir öz. Hayati öz, olması lüzum gözettiği arınmışlıkla buluşa el verdiğinde, kişide gelişecek olan değişimler; kendi yazgısının farkına varması, içinde bulunduğu değerin sahibi olduğu, kendisini en güzel biçimde iyi sevmesidir. Beklentisizlik teorisinin beklentileri yok etmesinin asıl sebebi, beklentilerin büyük bir yanılsama olduğu gerçeğini görmesidir. "Beklenti, tıpkı,  kiri kirle yıkayıp temizin doğmasını umut etmektir."
Böylesine hazin bir çaresizliğin nedeni de, içinde bulunan kuralların  ötesine gidilecek dende zihnin kendisine ait özgür düşünüp fikir üretemediğinden ya da olan fikirleri geliştirip şekillendiremediğinden.
Buna engel olan etken, sorgulamamak. Çünkü zihin, sorgulama yeteneğini öldürmediği ölçüde zinde kalır. Zinde bir zihin ise güncel atraksiyonlarla kendisini yitirmez. Sorgular. Sorgular üzerine analiz ettiklerini analitik bir düşünceyle basamakları bir bir çıkar ve  birleştireceği parçalarla oluşturacağı fasıldan ya yeni bir fikir çıkartır ya da varolan fikirleri uygun bir şekilde biçimlendirir. İşte bu dende işlenen bir zihin, kendisine ait olandır.
                                     -Gürsel Özkır

15 Mart 2018 Perşembe

Aslinsan


Düşünce 

Düşünce, çekiçle yapılan bir yorumdur; bağımsız bir fikirdir. Bir sistem yaratmaz! Aksine, bir put yıkıcıdır. Hazır kalıplara sığmadığı ve sığmak istemediği gibi, ezbere tabulara bir şekil kazandırmaz. Her zihnin kendi özünde, has benliğiyle kendi bacakları üzerinde dans ederek dans eden yıldızlar doğurduğu bir sanattır, ayrıca. Yalnızlığı ya da bir uçurumu veya karanlık ve puslu bir yaşamı, bir kabulleniştir. Ve bunlara karşın gözlerden eksik olmayan bir yazgıyla bir direniştir.
                                                                                                          -Gürsel Özkır

Düşünce?


Düşünceyi bir delilik, bir çıldırış, kayıp bir güç olarak nitelendirirler; şuan için anlaşılmaya müsait karşılanmaz; o, yalnızca, kendi geleceğinden gelen bir yazgıdır. Düşünce, evrensel terzi titizliğinde düşünmenin en karanlık, en derin ve en yalnız kuytusunda bütün tümel oluşumların bir bir seyre durduğu erdemlerin, mutlulukların; iyi ve kötünün; doğru ve yanlışın yakın bir vakitte mutlaka basit karşılanacağının özünde bir öngörüyle yol alır. Sırf bu sebepten bile olsa, bütün zincirlerin düşmanıdır. Eğer, düşünce olacaksa bir zincirin bir halkası, kopan halkası olur, o. Zihinlere giydirilmiş idealar ve empoze edilmiş sükseler, düşüncenin yetisinde miadını dolduruyor.
                                                               -Gürsel Özkır

18 Kasım 2016 Cuma

Gürsel Özkır Sözleri-(Derin Düşündüren İnce Sözler)

Kalem; mürekkebin kalitesine göre iyi ve güzeli bol işler... manidar kalemin arz ettiği önem ise, mürekkebin kalite bolluğudur. İnsanlar kendi ceza evlerinde, kendi hücrelerinde ömürleriyle baş başalar. Yerle göğü bir bağlayan bir halat gibi, duyguyla mantığı bir güçte tutmak gerek! İnsanlara kendilerini nankör yaşamaya mecbur bırakacak kadar büyük hizmetlerde bulunmayın! İçinizde yaşayan tek şeyim; beni hissedemezsiniz! Bende gördükleriniz, 'o' sizin iç yansımanız... Dünya; hata yapmayı hak edecek kadar adil bir yer değil. Yolun götürdüğü sona değil; yol olmayan yerden gidin! Hep birlikte cennet fragmanını izliyorken, birbirimize cehennemi yaşatmaya ne hacet. Her yağmur ilkbahar müjdecisi olmayabilir; sonbahara da hep yağmur yağar. Kişiyi adam etmeye çalışmayacaksın, adam olanla çalışacaksın! Aslanı kediye boğ'durursanız; çakala yem olursunuz. Unuttuğum bir şeyi söylemem gerektiğini hatırlamak istemem. Düşmanını bulmadan onu tanıyamazsın, tanımadan onu asla yenemezsin. Meşguliyetinin bir parçası olmadığın birini asla rahatsız etme! İnsan anladığı kadardır; anlaşıldığı kadar değil... Sevgi meşguliyeti dahi müsait kılar. Her gün yeni bir dünya, Yeni bir beste... Hayat doludur ruh-i dilara; Aldığı her yeni bir nefeste... Bahar görmemiş vicdan çöllerine yağmur olmaya geldim... Sezgi evreninde hisler seli dalgalarıyla duygu kıyısına vuran gönül sandalın sonsuz yolcusu... Göz yaşı, ruhun bedene dar gelmesi nispetinde; bedenin ruha sunmuş olduğu gizemli hediyesidir. Sabredenler; akılları güçlü ve aktif çalışanlardır. Akıl gözü açık olanlar, aklın marifetlerini hak ederler. Hiç bir bahanen yok! Kayıpların, çocuksu mazinin tercihleriydi... Ve artık, kıyas'sız bir şekilde bütün mazeretleri bile öldürüyorsun. Her şey sadece ve sadece değişir; hiç bir şey asla bitmez. Benim için beni tanıdığınız kadarsınız. Bir kadın yada bir erkek hayran olunacak değerde sade değildir. Her saf; görünmediği kadar kirlidir aynı zamanda. Dünya fetihlerle şekil buluyor ve eşitsizlikle de 'o şekil' can buluyor. Dünyanın en zengin yeri, mezarlık... Şimdi ölüp, elli sene sonra gömülme... Dünyada olan bütün savaşlarının ilk nedeninin aslı, olan mutluluk sermayesinden daha fazla hisse alma isteğidir. Sözlerimin sahte aldatışı; gözlerimdeki gerçeğe bir pelerin gibi dalgalanır. Aşk; efsunlu bakışlarda gizlenen gizemli busede saklı... Matematik ve fizik kurallarına göz kırpabilen hayaller; yaratıcılığa gebedir. Ya başarıyı beşinde sürüklersin ya da başarının peşinde sürünürsün!... Kalbime hançer, beynime kurşun işlese de; ruhumun derinliklerinde yatan asalet, asil olma ısrarı hürriyetinden asla vazgeçmez. Hayatı yaşamak kolay olacaktı; zira, cehennem oldukça çirkindi. Her sözünüz, hayatınızın sarayı olan cümlelerinizin odalarıdır... Odalarınızı iyi inşa ediniz ki; sarayınız size güzellikler dolu bir yaşam lütfetsin. Seni paspas altında anahtar kabul etmesi üzere sana muamelede bulunanlara; paspasın altından kaybolarak onlara en büyük hırsızlığı yapacaksın. Her şeyin nedeni sadece bir sebep. Ve; sebep sadece nedende sonuçtur. İnsan akla tutuklu, özgürlük firarı... Allah'ın tanımı yaratılmamıştır! Allah, tanımsızdır! Allah'ı tanımlamaya, Allah'ın tanımını yaratmaya beyin gücü yetersizdir. Gizemli beynin sahibi sen! İyi ki varsın... Felsefeden anlayan beyin sayısı oldukça az... Ve bilinsin ki; kıymetin pahası pahalı olanın müşterisi de oldukça az. Eksik yada yüzeysel felsefe Yaratıcıyı inkar ile beyni meşgul eder. Tam ve derin felsefe ise aksine; beyne, yokluğu görünmesi mümkün olan varlığı; Allah'ı keşfettirir. Öyle ki; derinlik ve bütünlük tüm inceliğiyle her daim gerçekleri muhafazayla bekler bütün felsefi düşünür beyinleri. Herkes yaşadıklarının savaşını verdiğinden, kimse yaşayacaklarının barışını veremiyor... Öyle bir hissediyorum ki ölümü; inceldiğim'den kopuyorum. Prensipler, karakterin evi, özgürlüğüdür. Yaptığım her şey; sen zannettiğimdi... Onu; sen zannettin. Her insan kusurlarıyla zengindir. Papatya sade sevginin izahıdır.

26 Aralık 2015 Cumartesi

FrigenzFranz

-Ve Frigenz gözlerini büyüleyen coşkun duygulu Franz'ı anlatır: Ruhu kelepçeli serseri adamın rüyasında uykusuz gecelerimin sebebi sözleri... Manyakça dans eden duyguları yırtık gömleğimi diker o adamın gözleri... Üfürük almamış, vermemiş teninde beni benden çalar, yalnızlığımı kendinden saklar Franz'ın özleri... Çalıntı bozuk bir radyodan çıkan tozlanmış sesi, derinden antikaya hayran kıldırır bizleri... Faişenin kıvrak duruşunu mizansen müzik inceliğinde sanata dönüştürür anlayış izleri... Eşcinseli imansız kollara terk edilmiş anlayışı yıkan hemli oluşu... Sapıkların sırtında sopa kıran sapıkların sırtında sopa kıran gaddar duruşu... Tecavüzle lanetli orospuları arattıran tecavüzcü kadına eyvallah dedirten farklı görüşü... İntihara taş çıkartan asi karakterin cinayet kolu fedai doğuşu... Kiliseden terkedilmiş kafirlere Camii atmosferinde barınak kuran Franz buluşu... -Ve sonra Frigenz, alevsiz mum ve soğuk küvet atmosferinde romantik yalnızlığıyla Franz'a şöyle seslenir: Bu geceyi sabaha birlikte yetiştirelim, ateşin yakamadığı mum tutuşsun, ısınamayan suyun dolduramadığı küvet sıcak suyla dolsun... Elimde iki şişe soğuk su ve mumla birlikte barutu nemlenmiş bir kibrit kutusu, seni bekleyen basit gülüşlerim parlayan gözlerimin içinde yanar bir dağ gibi adeta; ısınamadan yanıyor, bulamadan var olanın içinde buluşun kendisi sanki... Sen umut kelepçesine bağlı kaldı bir bakış, bir zeytin tanesi, bir dilim peynir ve bir yufka bizimle savaşmak ister masanın boş kalışını cesaret bilerek... Sahte sözlerimin aldatışı gözlerimdeki gerçeğe bir pelerin gibi dalgalanır, henüz güneş açmamış gözlerim donuk, söz söylememiş dilim soğuk... Haydı, gel... Bu geceyi sabaha birlikte yetiştirelim, olmayan ateşle mumu yakalım, boş küveti göz yaşlarımızla dolduralım, bir alev hediyesiyle ısıtalım ve birlikte sabaha kadar yıkanalım... Bu geceyi sabaha birlikte yetiştirelim. -Gürsel Özkır 

Yalnızlık Teoremi

"Bu belirsiz bir bilinmezlik değil, uçtan uca şifrelenmiş bir şey de değil, aksine, ardına kadar önü açık ve kapısı olmayan bir şey ya ...